Japonya - 1

Japonya'ya gideli nerdeyse 3 ay oldu, hala toparlayıp bir gezi yazısı yazamadım. Ayrıntılı bir şey olsun istedim, başladım, ama çok zormuş, sonunu getiremedim. Daha fazla uzatıp da tadını kaçırmaya da gerek yok. Bari ara ara  fotolarla kısa kısa bahsedeyim dedim.
Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz bir tarihi sanat olayı değil sadece metronun içindeki bir  duvar resimi uygulaması. Resimde ne kadar ayrıntı vardı tahmin edemezsiniz, çok hoşuma gitti! Ve gördüğüm anda, eşimin şaşkın bakışları arasında, "Fotoğrafımı çek! Fotoğrafımı çek!" diye bağırarak duvara doğru koşmaya başladım. Tüm Japonlar bana bakıyo bu napıyo diye! "Bir tek siz mi fotoğraf çekeceksiniz kardeşim! Allah allah!"

Burası da Akihabara, Tokyo'nun teknolojik semti. Yüzlerce elektronik alet-edevat, makina, ıvır-zıvır satan dükkanlar var. Bunun dışında Teknosa kıvamı alışveriş kompleksleri de var. Cep telefonu, bilgisayar, MP3 gibi şeyleri ucuza alabilmek ve olan her çeşidi görebilmek için mutlaka buraya gidilmeli! Bu arada aslında Japonya'da hiçbirşey ucuz değil!

Akihabara bir de fotoğrafta gördüğünüz gibi, Manga ve Anime çılgınlığının tavana vurduğu semt olarak da biliniyor. Yine yüzlerce manga ve anime satan, kiralayan dükkan var. İçleri de tıklım tıklım. Figürler yollarda satılıyor. Fotoda gördüğünüz kızlar bir "Maid Cafe"nin tanıtımını yapan kızlar. Bu cafelerde kızlar mangadan fırlamış maid kostümleri içinde hizmet ediyorlar. Tabi mutlaka oturmalıyız diye gözüme kestirdiğim bir tanesine sürükledim eşimi. Maid'in önerdiği yeşil çaylı kek ve  yeşil çaylı içeceği içtik. Foto çekmek yasaktı, ondan nasıl bir şey olduğunu göstermek için google'dan bir kaç foto ekleyeyim dedim. Ama anladığım kadarıyla hepsinde yasak çünkü hiç servis ederken fotoları yok. Hep topluca poz verirken var. İdare eder 1 tane buldum aşağıda! :)


Bu arada benim fotoğrafta arkadaki dönerciyi fark ettiniz mi? Dünya'nın heryerinde varız yemin ediyorum. Abiler Manisalıydı. Kalkmış taaa dünyanın bir ucuna gelmiş. Ama her zamanki gibi çevreleri ile ilgili hiçbirşey bilmiyorlar.
- Şu nerde?
- ???
- Bu nerde?
- Ne dedin?
Ulan ben mi yanlış telaffuz ediyorum diye haritadan gösteriyorum. Olduğumuz yeri gösteriyorum. Gitmek istediğimiz yeri gösteriyorum. Yok!
Kalkmışsın gitmişsin, bi öğren ya, bi gez ya, bi bil çevrende ne oluyor!!!
Sorduğumuz yer 5 dakikalık mesafedeymiş!!!

Almanya'da da aynı şey başıma gelmişti. Son bir günüm kalmıştı. Trene binip Bonn'dan Düsseldorf'a gitmiştim. Ulan ne tarafa gitsem derken garın karşısında dönerci gördüm. Selamın aleyküm faslından sonra "Abicim buralarda nerde gezebilirim. Şöyle çarşı, pazar, dükkanlar, bilindik bir cadde falan?" diye sordum. Şimdi burdan otobüse biniceksin, 25 dk sürer, şurda ineceksin....diye anlatmaya başladı. Tamam tamam dedim dükkandan kaçtım. Yolda bir kaç aile aynı yöne doğru yürüyorlardı. Onları takip ettim, 10 dakikadan fazla sürmedi, şimdi adını hatırlayamadığım, ünlü markaların bulunduğu bir caddeye çıkmıştım. Bir insan kalabalığı herkes ailesi ile geziyor.
Ya bi dükkandan çık, 10 dakika kuzeye, güney, batıya, doğuya yürü ya! Bi çevrende neler varmış öğren. Yok dükkandan eve, evden amcamgillere!

Yok, yok bizim Türkler'de iş yok! Sorsan 20 senedir Almanya'dadır. Bak yine sinirlendim. Dediğini yapsam, kesin Türk mahallesini tarif etmiştir bana! Zaten Türkiye'den geliyorum kardeşim, alası var bizim memlekette!
Neyse yeni nesil Türkler felaket tabi! Bir mağazada türkçe konuşmalar duyunca o tarafa doğru seyirttim. Baktım 2 genç kız. "Kızlar buralarda H&M var mı?" dedim. H&M'in dışında bir sürü güzel mağaza tarif ettiler sağ olsunlar!

Ya Japonya'yı anlatırken Almanya'ya nasıl girdim ben??? Çıkıyorum!

Doorstepping

6 yorum:

zeynepin sesi dedi ki...

uzakdoğuyu çok merak ediorum ben de..çok özendim :)

Loreathan dedi ki...

Ağlamak istiyoru msayın seyircilerrr!:(

Senin yerinde olmak için neler vermezdim, çok fazla ülke gezdim fakat Japonya'ya bir türlü gidemedim. Hesionka ile hayalimizdir Japonya turu

Doorstepping dedi ki...

İnşallah gidersiniz arkadaşlar! Orası gerçekten ayrı bir alem! Tekrar gitmeyi çok isterim ama çok pahalı. Biz uçak biletini biriktirdiğimiz miller ile aldık. Otele de çok para bermedik, çalıştığım otel markasının Tokyo'daki otelinde pansiyon fiyatına kaldık.
Bir daha denk gelir mi bilmem!
Ama abartayım ölmeden önce bir daha gitmeyi çok isterim!

Loreathan dedi ki...

>_<

kimbilir ne kadar mil gerekiyordur:(
Eylül Ekim ayında ucuz ucaklar var aslında ama orada nerede kalınır, ne kadar harcanır mechul. Oteller pahalıymış baya bir. Ayrıca biz Hesi ile kendimizden geçeriz oyuncaktı animeydi saldırırız sonra donecek paramız kalmaz:D

Hesionka dedi ki...

caponya isterüüük!!!

ya kocim japonya ile ilgili herşeyi yazmış zaten :D

ben dayımın anlattığı bişi anlatıcam konu ile ilgili. almanyada yaşayan bir bir türk yıllarca oturup da yol iz öğrenmediği için işe gitmek için o güzergahtan giden otobüsün peşine takılıp işe gidiyormuş!

bir süre sonra durum otobüs şöförünün dikkatini çekmiş ve polise haber vermiş. sen napıosun diince polisler durum ortaya çıkmış. kendisine oha mı diyelim ne diyelim bilemedim.

Doorstepping dedi ki...

Loreathan/Hesi; biriktirin gidin valla! Orada kapsül oteller de var. Kapsülün içinde sadece yatak, yatıyosun kalkıyosun. İnternetten bakın çok komik! Şaka bir yana hosteller de var. Hem farklı insanlarla tanışıldığı için daha bile zevklidir.
Aslında yemek o kadar pahalı değil. Hele İstanbul'a göre normal!
Saldırın herşeyi alın, paranız kalmasın dönmeyin zaten! Elimde olsa orada yaşardım, dertsiz tasasız bir yer!

Instagram