Türkiye'de Oxford Street vardı da biz mi gezmedik?
diye Tatlıses'in tahtını zorlayacak bir girişten sonra
ben susayım fotoğraflar konuşsun :))
Sokaklarda binbir türlü insan ve bence İngilizden çok Orta Doğulu var.
Ben Kraliçe'nin yerinde olsam, o tacı bir kenara koyar
düşünürdüm, noldu da böyle oldu diye.
Hele Oxford'a çıkan bir Edgware Road var ki
İngiltere'de olduğunuzu unutursunuz.
Sarıklılar, kara çarşaflılar, dükkanlarda Arapça yazılar,
sokaklarda nargile içenler...neyse.
Dramayı bir kenara bırakırsak Oxford Str.'de aklınıza gelebilecek
tüm orta sınıf markaları bulabilirsiniz.
Lüksler için ise biraz ara sokakları arşınlamak gerekiyor.
Bu gittiğimde bana bir kal geldi, hiçbir şey almadım desem yeri.
Tamam çok bir şey almadım desem daha yeri :)))
Misal bu çantaları nasıl almadan geldim, bilmiyorum.
Halbuki vur bütçenin dibine, aç gez aylarca di mi?
Bu da en güldüğüm fotoğraf,
teyzenin Türk olduğuna, çocuğun da Japon olduğuna
kalıbımı basar Oxford Str.de bir karede buluştururum.
Valla isteyerek olmadı :)))
Gelelim möhim mevzuya;
Oxford'un Hyde Park tarafındaki başında bizi Primark karşılar.
Aman da ne ucuz, ne ucuz
ama penyeleri, ayakkabıları ne dandik de, ne dandik...
Ama modayı tam göbeğinden yakalıyor o ayrı,
e ucuz da,
o zaman alıyoruz, gittiği yere kadar giyiyor ve atıyoruz ;)
Hakkını yemeyelim şimdi mesela kazakları çok iyi çıktı, aksesuarları da
hele gözlükler 10 numara!!!
Ivır zıvırlar ise bir dünya...
Kadın, erkek, çocuk, bebek, iç çamaşırı, aksesuar, dekorasyon,
ayakkabı, çanta, banyo-mutfak ıncık cıncıkları...
Daha da aklıma gelmeyen bir sürü şey.
Tavsiyem açılış saatinde gidip rahatça bakıp, deneyip, almanız.
Yoksa her yerde sırada beklemek zorunda kalıyorsunuz :(
Hadi otobüs kaçıyor, koşup yakalayayım!
Bye!
2 yorum:
en çok gitmek istediğim yerlerden biri :(:(:
semforever-semforever.blogspot.com
güzel kareler
Yorum Gönder