Sanki sanat için doğmuştuk.
Elimize geçen ister istemez artful bir hale dönüşüyordu.
Sanki Picasso'yduk, sanki Dali'ydik.
Herksein deli olduğunu iddia ettiği günümüzde
asla deli değildik.
(Çünkü böyle bir giriş olmazsa anlatacak şey, çok fazla değildi)
(Çünkü böyle bir giriş olmazsa anlatacak şey, çok fazla değildi)
Lizbon'a gittiğimizde bulduğum çok tatlı bir dükkandan
neredeyse uzun bir süredir istediğim her şeyi bulmuştum.
Onlardan biri de bu yapboz şeklindeki hayvan kafaları idi.
Fili aldık başımız göğe erdi tabi.
Dönünce Lal de babası ile birlikte kafayı tamamlayınca
yapboz misyonunu tamamlamış oldu.
Noldu?
Aldığımıza değdi.
Bizim ailenin değer biçmesi bu şekilde yürüyor :)))
Öyle kuş gibi asmak olmaz,
çok büyük bir şey değil.
Asmazsak bir haftaya bozulup gidecek.
Aklıma bu geldi(aşağıyı gösteren el emojisi)
İkea'nın çiftli satılan ekmek tahtalarından biri,
mutfaktaki görevinden emekli olmak üzereydi.
Aldık yine boyaları, fırçaları
ekmek tahtasına verdik sanatı.
İyice kuruduğundan emin olduktan sonra
(ki biz de bu tembellik ile 2 haftaya tekabül eder)
silikon ile fili monte ettik.
Ve tadaa!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder