Postları hazırlarken yürüyüş rotamız üstünden anlatmak istedim.
Belki aynı rotayı veya size uyan bir kısmını takip etmek istersiniz.
O halde bir Pazar günü için;
Sherlock Holmes veya Madame Tussauds Müzesi >
Regent's Park >
Camden Market >
nehirden tekne ile Paddington
...tabi aralarında daha bir sürü yer ;)
Bu postun başında biraz alkole ihtiyaç var
zira uzun bir yürüyüş bizi bekliyor.
Biz güne Sherlock Holmes müzesi ile başladık.
İsterseniz siz Madame Tussauds ile başlayın, 2si birbirine çok yakın.
Ayrıca 2 müze için de sonuç aynı olacak,
kuyrukta beklemekten ve gezmekten yorgun ayaklar dinlenmek isteyecek.
Biz bu işi hemen köşedeki The Volunteer'da yaptık.
Bir müze gezmekle yorulunur mu? diyen
Bir önceki postta bahsettigim Beatles dükkanı da gezebilir ;)
Tamam, çok oturdunuz kalkın artık, daha kocaaa Regent's Park'ı geçeceğiz.
İsterseniz siz dolaşarak veya oturma hakkınızı burada kullanarak gezin,
çünkü çok güzel bir park.
Ama biz sadece havasını koklamak amacıyla içinden geçtiğimiz ve hedefimiz
pazarları kurulan Camden Market'a ulaşmak olduğundan yolu kestirdik
Sol tarafta gördüğünüz gölün üstündeki köprüden geçerek,
yukarı, London Zoo'ya doğru olan yoldan (ters v) devam ettik.
Daha sonra "Haritaların hastası, Yolların ustası Ben" :)))
sokak aralarından bir yol çizerek hedefimizin tepesine çıktık.
Bu rotayı takip ederseniz hem turistik yerlerden bir nebze uzaklaşmış
hem de yeni yerler keşfetmiş olursunuz.
Tabi yürümeyi seviyorsanız.
Parktan çıkınca sağa Prince Albert Road'a dönün,
daha sonra sola Albert Terrace'a,
ve hafif sol sağ yapıp, sağdan Fitzroy Road'a devam edin.
Kulağınıza Jazz tınıları gelmeye başladı mı?
O zaman The Princess of Wales'a ulaştınız demektir.
Öğle vakti, kahveyle birlikte Jazz... kendinize hemen bir yer bulun!
Söylemesi kolay, biz Lal uyuduğu için oturmaya cesaret edemedik :(
Yola devam!
"Ben Jazz sevmem, bana bira de yeter!" derseniz, işte bir mahalle pub'ı.
Evet, Fitzroy'dan yukarı çıktık.
Şimdi sola Gloucester Avenue'ya dönüp devam ediyoruz.
Yol bizi tren yoluna çıkarıyor ve bu pub The Pembroke iste bu köşede!
Tren yolunu geçer geçmez sağa, Regent's Park St.e sapıyoruz.
Ve yol bizi pat diye Chalk Farm Road'a çıkarıyor!
Benim her yurtdışı tatilindeki halim;
notların yazılı oldugu 1 defter ve lime lime olmuş harita.
İçeride hediyelikler, dunya mutfakları sunan büfeler, çakma Cath Kidston çantalar, tabelalar, takılar, tukular...
Bir şey almayacak olsanız bile ki ben öyle yaptım, içinden şöyle bir geçin ;)Bir tek Meksika mutfağına daldım, o kaaaa!
Buradan çıktıktan kısa bir süre sonra Camden Market'a varıyorsunuz.Köprüye geldiniz zaman sola girerseniz,
aşağıda fotoğrafta görünen pazara girmiş olursunuz.
Bundan sonrasında ise cok güzel t-shirtleri, tunikler, çantalar, aksesuarlar var
Ben de aldığım tuniği kaybetmeseydim iyiydi :(
Bunlardan biriydi, pöffff :(((
Köprüden sağa donerseniz önce takıların oldugu bölüme,
Daha sonra da yemeklerin, içkilerin mekanına ulaşıyorsunuz
Aşağıdaki fotoda da bahsettigim kalabalığı görüyorsunuz.
Evet burası bir kanal ve cok sevimli botlar var.
Sabah erken saatlerde başlayan ve bol tempolu bugünde
bizim 5 gibi pestilimiz çıkmıştı :(
Ondan yemeklerin satıldığı yerde,
gizli saklı bir iskeleden kalkan bota atlayarak eve dogru rotayı çevirdik.
Bence siz de dönüş icin mutlaka bu yolu kullanın ;)
Ki artık cok yorulduğumuz icin adam akıllı fotograf da çekemedim.
İşte kanal turunun son durağı Paddington!
Şimdi ister otelinize gidin,
İster yakında sayılabilecek Hyde Park'a yemeğe ve dinlenmeye gidin.
Bitirmeden 2 uyarı;
1- evet Hyde Park'a yine yuruyeceksiniz :)))
Tamam metroyla yakınlarına da gidebilirsiniz :))))
2- gördüğünüz marketten alışveriş yapın çünkü Hyde Park'a yakın market yok desem yeri!
2 yorum:
Oooo süpermiş yaa. Yazın evde oturdum demem artık bir İngiltere yaptık geldik yeaaa diyebiliriz sayende =P
Bu postun word dosyayı olarak pc'de saklanacak cinsten olmuş...
mercie paylaşım içinn ^_^
Fotoğraflarda çok güzel yazı da ^_^ Çok güzel gezmişsiniz.
Yorum Gönder