Zeynep ile tanışmamız pek tabi yaptığı birbirinden güzel seramikler ile oldu.
Ben o zamanlar Spontane'yi yapıyordum ve onu da davet etmiştim.
Birlikte iş yapmak kaderimizde yokmuş
ama birlikte uzun zamanlar geçirmek alnımızda yazılıymış :))
Pek çok kişi seramikleri gördüğü anda kim olduğunu anlamıştır.
Henüz tanışmamış olanlar var ise
işte tün seramiklerine buradan ulaşabilirsiniz;
Gelelim komik kısmına...
Zeynep'in ilk tutulduğum parçası ilk fotoğraftaki ayaklı sunumu idi.
Tabi benim için ismi "mini inek"idi!
Ona gözüm gibi bakarken Lal'in bir el darbesi ile
masadan yere uçup bacaksız kaldı.
Çoook üzüldüm...
Zeynep "Gelirken getir, yapıştıralım" dedi.
Gittiğimde de üzüldüğümü görünce
yine kendi yaptığı "tuzluk/karabiberlik"i hediye etti.
İkinci fotoğraftakine tarzı çok benziyordu.
Neyse benim de elimde karton bir alışveriş torbası vardı.
Onun içine usturuplu bir şekilde koydum.
Ne de olsa torba eve çıkacaktı.
Akşam eve dönerken, elimde bir sürü eşya vardı.
Dedim "Gereksizleri çöpe atayım, hepsini yukarı taşımayayım"
Nedense o karton torbanın gereksiz olduğuna kanaat getirmişim.
Kaldırdığım gibi çöp konteynerına fırlattım.
Ardımdan "BAM!" diye bir ses geldi.
Allah dedim, gitti güzelim tuzluk :(
Tam bir gerizekalı davranışı.
Bir yandan yine üzülüyorum, bir yandan Zeynep'e nasıl söyleyeceğim diyorum.
Aradan çok uzun süre geçtikten sonra söyleyebildim.
Çok şükür beni vurmadı :))
O zamandan beri her aldığım kırılacak, yok olacak diye elimi süremiyordum.
Lanet gibi :))
Bu yılbaşı en sevdiğim vazoları görünce dayanamadım, aldım.
Zeynep paketi deli sarar gibi sardı.
Ben sürekli kucağımda taşıdım falan.
Ama eve götürene kadar bir kalp çarpıntısı...
Neyse çok şükür sağsalim eve ulaştı.
Şimdi onu şu gördüğünüz kitaba yapıştıracağım :)))
Ne olur ne olmaz!
Bence Zeynep'in seramikleri sihirli kendi kendine hareket edebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder